Yeniden yapmanın, daha büyük yapmanın, konvansiyonel yöntemleri terk etmemenin getirdiği çözümsüz problemlerle karşı karşıyayız. İnşaat endüstrisi yıllık küresel karbon emisyonlarının yarıya yakınından sorumlu değil mi?
Sürdürülebilirlik için bir İklim Makinası
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’ndan (İzmir SECAP) yola çıkılarak, toplam sera gazı salımlarının düşürüldüğü, yapı tasarım ve inşa süreçlerini de kapsayacak biçimde karbon emisyonlarının azaltıldığı, bölgenin halihazır ve çok yakın gelecekte kavuşacağı yüksek yoğunluklu çevre yapılara karşı bir açık alan ve yeşil doğal park cazibesinin yaratıldığı bir yapı programı geliştirilmiştir.
Enerji etkin yapı yapmanın en önemli ilkesi fiziksel koşullar ve iklimle uyum. Bu nedenle verili proje alanının kuzey-güney aksındaki ince uzun yapısı, yerleşim kararları ve alan kullanımını doğrudan etkiledi. Kuzey-güney doğrultusunda bir yerleşimi olanaklı kılan arsanın geometrik yapısı hem hâkim rüzgâr yönü, hem de güneşlenme açıları ve topografik açısından yerleşimi verimli kıldı. Kuzeyde daha geniş bir alana yayılırken, güneyde körfez çeperinde yoğun yaya trafiğini de kucaklayacak bir boşluk oluşturuldu. Arsa, doğu ve batı bölgesi olarak da ikili biçimde kullanıldı. Doğu yönünde, komşu parsellerdeki aşırı yoğun yapılaşmayı dengeleyecek yapı üretilirken, batı yönünde ise güneşlenmenin yönetilebileceği, yeşil dokunun en iyi biçimde geliştirilebileceği bir bölge bırakıldı.
S-Hub projesinde sürdürülebilirlik yaklaşımı salt enerji verimliliği üzerinden ele alınmamış, bütüncül bir yaklaşımla İzmir ve çevresi için uygulanabilir yeni bir “döngüsel yapı modeli” geliştirilmiştir.
Tasarım Ana Fikri
Belediyenin Yeşil Şehir Eylem Planı’nda, 2030 yılına kadar, belediye kontrolünde yeni inşa edilecek tüm binalarda net sıfır enerji tüketimini veya karbon sıfır hedefini taahhüt etmesi önemli bir adımdır. Projenin çıkış noktası ve ana kurgusu, ham madde ve malzeme tüketiminin azaltılmasına dayanır. İzmir ve çevresi için uygulanabilir yeni bir “döngüsel yapı modeli” geliştirilmiştir.
Bir Olasılıklar Mekânı
Yapı tek bir durum ve program için tasarlanmak yerine farklı olasılıkları mümkün kılacak bir kurguda ele alındı. Oluşturulan 3 boyutlu gridal sistemin sağladığı esneklik ile hem üretilen mekânların zaman içinde farklı kullanımlara ev sahipliği yapabilmesi, hem de oluşturulan hacimlerin zamanla yepyeni ve bambaşka bölünmelere ayak uydurabilmesi amaçlandı. Ana taşıyıcı sistemi oluşturan 3 boyutlu grid, zemin ve çatı seviyelerinde 1’er metre yüksekliğinde boşluklarla farklılaştırıldı. Toprak zeminiyle aradaki boşluk yüzeye teması en aza indirirken, sel riskine karşı korunmayı da etkinleştirdi. Ayrıca çatı seviyesindeki boşluk gibi, tesisat altyapısı için uygun bir alan yarattı. Her iki boşluğun bir başka görevi de kullanım alanları çevresinde hava dolaşımını sağlamak ve esnek kullanım dönüşümlerini şimdiden rahatlatmak ve yanı sıra gelecekte deniz seviyesinin olası yükselmesini tolere etmektir.
Hacim içinde Hacim
Kendi içinde bir bütün olan bağımsız program hacimleri programatik olarak da yeniden kullanım senaryosunda güçlü bir şekilde var olmaktalar. Ana hacimlerde sağlanması gereken konfor ve iklim koşullarını gözeterek, ana hacim içinde daha küçük hacimler de önerilmektedir. Böylelikle tekil fonksiyon özelinde sağlanması gereken özel ısı ve akustik seviyelerine ulaşılabiliyor ve hacmin tümünde daha ortalama seviyeler de yakalanabiliyor. Hacim içinde Hacim (Box in Box) oluşturarak eldelenen esneklik adına yenilikçi yaklaşım, enerji tüketimini de en aza indirgiyor.
İhtiyaç programında büyüklükten bağımsız tanımlanan mekanlar, olası kullanım senaryolarına göre eşleştirip birleştirildi. Mekân kurgusunda, daha az yapı yapabilmek temel girdi olarak ele alındı. Dış mekanlar ve yapının geneli çevreyle ilişkili biçimde kurgulanmış, herhangi bir fiziksel bariyer ile çevrelenmeyerek hem deniz yönündeki kamusal alanlarla hem de batıdaki parkla ilişki içerisinde olması hedeflenmiştir. Yaya yürüyüş yolu bağlantıları ve yeşil alan kurgusu dış mekân sosyal faaliyetlerini teşvik edecek şekilde tasarlanmıştır.
İki Etaplı Geliştirilen Proje
İki etaplı yarışmanın ilk aşamasında önerilen toplam inşaat alanı tavsiyeler sonucunda 4.700 metrekareye çıkarıldı. İlk aşamada kütüphane ile birlikte kullanılması önerilen konferans salonu ikinci katta bağımsız olarak yeniden tasarlandı, işlik ve ofis alanları artırıldı, esnek mekân üretimi korundu.
Afet Durum Plan Kurgusu
S-Hub, kentte herhangi bir afet durumunda acil durum toplanma ve yerleşim alanına dönüştürülecek bir kurgu önerir. Oluşturulan 3 boyutlu gridin içine mevcut hacimlerden bağımsız, proje alanı dışında üretilmiş, çalışır durumda konteyner türünde hacimler getirilerek yerleştirilir. Bazılarının kendi içinde bir bütün servis birimi (wc, mutfak vs) olarak, bazılarının ise farklı kullanımlara ev sahipliği yapabilecek birimler olması planlanmıştır. Böylelikle ilerleyen yıllarda farklı programatik hacimler getirilirken bir bölümü de başka bir yerleşimde yeniden kullanılmak üzere grid dışına taşınabilir.
Re-use, Re-cycle, Up-cycle
Yapıda doğu yönünde yoğun yapılaşmaya karşı gabion duvarlar, batı yönünde ise yoğun güneşi denetleyebilmek için iki katmanlı cephe sistemi kurgulandı. Çelik kafesin en dışta kalan çeperi farklı karakterde panellerle kaplandı, gün boyu gölgeleme sağlayacak bir cephe dili oluşturuldu. “Çevresel etkileşim çeperi” adı verilen bu düzlemde, dikey rüzgar türbinleri, bitkisel yüzeyler, gün ısı sistemleri, up-cycled çelik ızgaralar, toprak malzemeden üretilmiş saksılıklar gibi farklı nitelikte yenilikçi çözümleri içeren modüler ve paneller yer alır.
İç çeperlerde ise yine geri dönüştürülmüş trapez saçlardan üretilmiş güneş kırıcılar ile ikincil koruma sağlanır. Açık alanlar ve doğal havalandırma imkanları ile hakim rüzgar yıl boyu yapının içine alınır, böylelikle hem iç mekan konforu yüksek hem de az enerji tüketen, mekanik sistemlere az-bağımlı yapı ortaya çıkmaktadır.
S-Hub projesinde yapının ve çevrenin kendisi de bir “sürdürülebilirlik arayışları” sergisi olarak ele alındı.
İnşaatın Stratejisi
Proje alanında yapılan gözlemler sonucunda ve savunulan ilkeler çerçevesinde, arsada kurulu olan mevcut yapıların kaldırılması sırasında yapı-sökümünden ve inşaat artıklarından da değerler elde edilebileceği düşünüldü. Tercih edilen çelik yapı strüktürü ve dolgu inşaat teknikleri açısından bu durum için strateji geliştirildi. Böylelikle yalnızca büyük hacimler için, esnek programlı strüktürler elde edilmeyecek, aynı zamanda proje alanının mevcut değerleri, toprağın yerinde inşaat teknikleriyle tekrar kirlenmemesi ve değişmemesi sağlanacaktır.
Alanda halihazırda bulunan ya da yöreden “kurtarma” anlamında temin edilip “devşirilebilecek” yapı bileşenlerinin kullanımı ile yapının elde edilmesi planlanmış; bu sayede yapının karbon ayak izi azaltılmıştır.
Sürdürülebilirlikte Alternatif Ulaşımlar
Kıyıda yapımı önerilen ve bitmiş projede de kullanılacak olan bir iskele ve kısa ray hattı, deniz yolu ve demir yolu ulaşımlarını mümkün kılarak, inşaat sürecini çok nitelikli biçimde toplar. Ana strüktür malzemesi olarak kullanılan çelik, Aliağa gemi söküm tesislerindeki hurdaların yakın mesafedeki demir-çelik üretim tesislerinde (sertifikalı haddehaneler) eritilmesi ve taşıyıcı çelik profil haline getirilmesi sonucunda elde edilmektedir. Mavnalarla arsadaki iskeleye getirilen hazırlanmış çelik elemanlar, proje alanında monte edilmektedir.
Öte yandan gerek arsadan, gerekse başka üretim tezgahlarından sağlanacak yapısal inşa elemanları ile, hazır (konteynır benzeri) yapısal elemanlar, yine denizden mavna ya da karadan demir yolu ile proje alanına getirilir. Böylece proje alanındaki mevcut inşaat malzemesi yeniden kazandırılarak (re-cycle), gerekse yöredeki ve kentteki başka alanlardan, özellikle kentsel dönüşüm alanlarından, nitelikli olduğu için taşınarak ileri dönüşüm tekniğiyle kullanılacak malzemeler (up-cycle), yapının kendine özgü bir inşaat anlayışıyla, çevreye en az tahribatla gerçekleşmesini sağlamaktadır.