Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı Binası

Kentsel çevresindeki kültürel ve sosyal hayatı canlandıran bir prestij yapısı, bir “copula” olarak tasarlanan jeneratör, tasarım kararlarını destekleyen öneri.

Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı Binası

Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı’nın Ankara Merkez Binası, başkentin Oran semtinde, konumu ve topoğrafyası ile kendi yapı programından gelen ikili kullanım dünyalarını buluşturmayı hedefler. Tasarım, bu yönüyle “iki farklı durumu birbirine bağlayan” anlamına gelen bir “COPULA”dır. Düzenlenen çağrılı yarışmayı kazanan yapı, yarışmanın beklenti öncelikleri arasındaki iyi mimarlık ürünü olmak, farkındalık yaratmak, çevresine değer katmak, ikonik olmak, inovasyon içermek, malzeme, strüktür ve inşaat tekniği ile öncü olmak, yeşil bina niteliği taşımak gibi değerleri tam anlamıyla karşılayan kentsel bir önermedir.

Yer

Ankara

Alan

13.430 m²

Yıl

2024

Tür

Çalışma, Eğitim

Durum

Yarışma

Tasarım

Emre Şavural
Fatih Yavuz
Kaan Özdemir
Ceyda Tok

Proje Ekibi

Taylan Özgür Aksoy
Kutay Kaynak
Ramis Çetin
Sıla Kutlu
Sümeyye Nur Kırımlı
Selinay Ataselim (Mimarlık Öğrencisi)
Nihal Esra Yörük (Mimarlık Öğrencisi)

Can Kubin (Promim)
Mert Ayaroğlu (IM Studio)
Yaşar Aydoğan
Olcay Serezli
Serdar Bayram

Oran’da inşa edilecek Mikrocerrahi ve Rekonstrüksiyon Vakfı’nın yeni eğitim, konferans ve yönetim birimi için açılan yarışmada kazanan proje, kente sosyal ve kültürel fayda sağlaması üzerine kurgulanmıştır.

KENT PEYZAJI

Yapının erişiminin dört çeperden de sağlanabilmesi en temel ilkelerin başında gelmektedir. Bunlar sadece giriş-çıkış noktaları değil, aynı zamanda yeşille buluşulan ya da dış mekândan doğrudan etkileşim kurulabilen özel noktalardır. Ortak kullanım alanı olarak ana fuaye, konferans salonu ve dolaşım alanları kabul edilir. Bu noktalarda, idari ve eğitim birimlerinin kapalı olduğu zamanlarda kullanıcıların hareketini kolaylaştıran düzenlemeler önerilmiştir. Böylece kentlinin günlük hayatının bir parçası olarak kullanabileceği bir kent peyzajı yaratılır.

KÜLTÜREL VE SOSYAL HAYATA YER AÇMAK

Yapı, bir yandan barındırdığı eğitim ve yönetim birimleri gibi kullanımlar dışındaki konferans salonu, restoran ve yemek salonunu dışa açarak, Ankara’nın kültürel ve sosyal hayatını desteklemeyi amaçlar. Öte yandan dört çeperi sokakla çevrili trapezoid arsadaki çapraz eğimi hem doğal koruluk hem de kamusal alan biçiminde çevreye sunarak kentsel bir olanak üretir. Tasarım, bu yönüyle iki farklı durumu birbirine bağlayan anlamına gelen “Copula” sözcüğünden hareket etmiştir. Farklı açılımların kullanımı ile zemin kat çok yönlü girişlerle sosyal bir mekân olarak ele alınır. Zemin katta konferans salonu yanı sıra, eğitim alanı da kurgulanmış ve birinci kata da taşınmıştır. Yapının idari bölümleri ve restoran kullanımı ise üst kattadır. Böylelikle yapının içinde bulunduğu yakın çevre ile bütünleşmesi sağlanır.

EĞİTİM BİRİMLERİNİ YENİDEN DÜŞÜNMEK

Yapının en temel bileşenlerinden Eğitim Bölümü ilk bakışta merkezi bir fonksiyon gibi görünse de gereksinim duyduğu özel servis ihtiyacı ve iç işleyiş mekanizması alışılageldik çalışma–eğitim ortamlarından farklılık gösterir. Bu nedenle kontrollü / kısıtlı bir kamusal mekân olmak zorundadır. Birimin kendi içindeki ortak alanlar ana mekanlarla ilişkilendirilmiş, iç kısımlar ise mahremiyet ve gizlilik gerektiren birimler olarak kurgulanmıştır.

GÜNEŞE DUYARLI CAM TÜPLER

Dış kabuk, imgesini, güneşin yönüne göre basit bir mekanik sistem ile dönebilen tekrar eden cam tüplerden alır. Sistem çift cidarlı bir cephe sistemidir. İç içe geçen 2 yarım daire kesitli cam panel üst üste geldiklerinde, serigrafi ile elde edilen desenlerin üst üste binmesiyle gün ışığının etkisinin kontrol altına alınmasını sağlar. Sadece kuzey cephede ikinci yarım daire kullanılmaz. İç mekânda mümkün mertebe malzeme enflasyonundan kaçınarak karakteri minimum malzeme ile okutmak hedeflenmiştir. Brüt beton ve doğal ahşap bu karakterin ana unsurlarıdır. Tüm katlarda devam eden doğal ışık ile dolan iç mekân boşluğu mekanlar arası bağı kuvvetlendirir.

Tüm tasarım kararlarıyla bir prestij yapısı olarak kurgulanırken, bir yandan da tasarım kararlarını destekleyen tüm mekanik sistemlerle sürdürülebilirlik konusunda öncü, çevresel, sosyal ve ekonomik açılardan ise öne çıkan bir yapı elde edildi.

ÇİFT CİDAR ve PASİF ENERJİ KULLANIMI

Yapının tasarımında güneşle kurulan ilişki ön planda tutulur. Optimize edilmiş yönlenme ile yoğun kullanılan alanlar kuzey-güney cephelerde konumlandırılır. Pasif enerji kullanımı, cephelerin önünde ikinci katman olarak kullanılan hareket edebilen cam tüpler ve aktif güneş kontrolü ile desteklenir. Bina otomasyon sistemine bağlı çalışan bu mekanizma gerçekleştiğinde, iç mekânlardaki ısı ve ışık şiddetlerine göre cephede yer alan tüplerin gün boyunca farklı pozisyonlarda durarak farklı güneş geçirgenliklerini regüle edecekleri düşünülmüştür.

İç çeperde yer alan yüksek yalıtım özellikli camların kullanımıyla da iç mekân ısı ve ışık konforunun üst düzeye çıkartılması amaçlanır. Cephede yer alan cam tüplerin kendi aralarındaki ve çeperle oluşturdukları boşluk sayesinde cephelerde sera etkisi engellenecektir. Yaz-kış senaryolarında farklı ihtiyaçlara yanıt verecek bir ısıtma-soğutma-havalandırma sistemi öngörülerek, bodrum katta artırılmış yapı kabuğu yalıtımı sağlayan labirent duvar sistemi oluşturulmuş; pasif bir ön ısıtma-ön soğutma sistemi kurulmuştur. Ofis mekanlarının galeri boşluğu etrafında konumlanması ile çapraz havalandırma olanağı sağlanmıştır.