Zemindeki geçirgenlik ve hareket, kentlinin gündelik hayat akışında belediye birimleriyle temasını rastlantısal olmaktan çıkarır; yapıyı katılımcı, etkileşimli ve canlı bir kentsel aktör haline getirir.
Zeminde Aktif, Üstte Sosyal Birimler
Zemindeki beş kütle doğrudan kentliye hizmet veren, Halkla İlişkiler, Zabıta, Plan ve Proje Müdürlüğü, Kreş, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Destek Hizmetler gibi birimleridir. Kullanıcıyı binanın içine çekmeden önce zemin düzeyinde karşılayan, yönlendiren ve katılıma davet eden bir ön eşik alanı yaratır. En üst kata yerleştirilen yemekhane, spor salonu, açık teraslar gibi sosyal alanlar, kentli için hem kentle görsel temas kurma imkânı hem de belediye yapısını gündelik hayatın parçası kılma imkânıdır.
Katılımcı, Etkileşimli, Canlı Bir Kentsel Aktör
Yapı, çevresindeki sosyal, kültürel ve ticari dokulara yumuşak geçişlerle bağlanır. Böylece zemin kot yalnızca idari yapılara ayrılan bir alan değil, aynı zamanda halkın rahatça hareketine ve hareketin sürekliliğe izin veren geçirgen bir kamusal zemin haline gelir. Bu geçirgenlik ve hareket, kentlinin gündelik hayat akışında belediye birimleriyle temasını rastlantısal olmaktan çıkarır; yapıyı katılımcı, etkileşimli ve canlı bir kentsel aktör haline getirir.
Çoklu Bağlantılar
Yakın çevrede kent belleğinde güçlü bir yer edinmiş iki önemli yapı daha bulunmaktadır. Kadıköy Evlendirme Dairesi ve Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı yanı sıra alana yürüme mesafesinde çok sayıda kültürel ve sosyal odak da mevcuttur. Tasarım, mevcut ve önerilen çok sayıda ulaşım bağlantısı ile bölgenin yaya dolaşımına dayalı erişilebilirlik açısından en avantajlı noktası olan belediye alanını iyi biçimde dönüştürür. Hem proje alanı içerisindeki kamusal odakları hem de çevredeki yaşam alanlarını birbirine bağlayan yaya omurgaları tasarlanır; bu ağ, doğal topografya ve mevcut açık alan sistemiyle bütünleştirilir.
Parçalı Kütlelere “Fil Ayaklarıyla” Oturan Üst Yapı
Alana parçalı yerleştirilen beş ana kütle, yapının strüktürel sistemine entegre edilir. Adeta “fil ayakları” gibi çalışan bu ögeler, üstteki üç katlı ofis bloğunu taşır. Bu büyük ölçekli dikdörtgen çerçeve yapının mimari karakterini tanımlarken, fonksiyonel olarak hizmet birimlerinin verimli bir organizasyonunu sağlar. Bu çerçeve çelik taşıyıcı sistem ile çözülmüş ve tüm üst yapı yüklerini betonarme beş kütle üzerine, deprem izolatörleri aracılığıyla aktaran dev bir kentsel karkas olarak tasarlanmıştır. Alışıldık pratiklerin dışında, üst kotlarda kullanılan bu izolatörler, yapıyı aynı zamanda hafifletecek olan çelik karkasın deprem etkilerinden minimum düzeyde etkilenmesini sağlayacaktır.
Üst kottaki ofisler çelik taşıyıcı sistemin sağladığı esneklik sayesinde açık plan prensipleriyle ele alınır. Strüktür, iç duvarlardan bağımsız kurgulandığı için ofis birimlerinin zamanla dönüşebilir, büyüyebilir ya da yeniden organize edilebilir.Binanın uzun ömürlü, sürdürülebilir ve değişen ihtiyaçlara cevap verebilecek bir yapı olmasını destekler. Çelik taşıyıcı sistem aynı zamanda mimari dili tanımlayan bir unsur olarak dış cephede okunur. İnşa edilme biçimini şeffaf ve dürüst biçimde dışa vuran yaklaşımıyla, yapının simgesel ve çağdaş bir kamu yapısı kimliği desteklenir.
Çelik taşıyıcı sistemle çözülmüş ve tüm üst yapı yüklerini betonarme beş kütle üzerine deprem izolatörleri aracılığıyla aktaran dev kentsel karkas, adeta “fil ayakları” gibi çalışan beş kütlenin üzerinde yükselir.
Deprem İzolatörleri ile Çelik Üst Yapı
Çelik üst yapı alttaki betonarme yapıya deprem izolatörleri ile oturtulur. Maksimum seviyede izolatörlü mesnet teşkil edilmiştir. İzolatörlerin boyutlarının makul seviyelerde kalması, yüklerin maksimum seviyede alt katın diyaframına eşit bir şekilde dağıtılabilmesi ve ardgermeli kirişlerin boyut ve gerilmelerinin minimum seviyelerde kalmasına dikkat edilir.
Afet ve Krizlere Dirençli ve Esnek Kurgu
Yapı afet senaryolarına göre hızla yeniden organize olabilen esnek ve dirençli bir mimari kurgu önerir. Avlu etrafında şekillenen bu yapı hem fiziksel hem de sosyal bir çekirdek oluşturur. Afet sonrası süreçte ise toparlanma ve dayanışma mekânı haline gelir. Zemindeki idari birimler farklı afet senaryolarına uygun şekilde önceden tanımlanmış işlevlere hizmet edebilmektedirler.
Destek ve triyaj kütlesi, ilk müdahalenin yapıldığı steril bir birim olarak dönüşebilirken; iki ayrı sağlık birimi, modüler yapıları sayesinde hızlı ve etkili tıbbi müdahalelere imkan tanır. Yemekhane birimi ve koordinasyon işlevlerine dönüşebilen kütleler sayesinde temel ihtiyaçlar ve destek birimleri hizmet verebilmeye devam etmesi planlanmıştır. Üst kotlardaki mekanlar, afet anında konaklama birimlerine dönüşecek şekilde esnek planlanır. Bu mekânlar, deprem ön görülerek tasarlanmış taşıyıcı sistem sayesinde en güvenli konaklama imkanını sunar. Yapının çatısında konumlanan heliped, ulaşımın kesildiği durumlarda sağlık personeli ve temel malzemelerin taşınmasına olanak tanınırken, zemin kotta acil durum araçları arazi içine girerek kütlelere kolaylıkla erişebilecektir.
Sürdürülebilirlik ve Ekolojik Yaklaşım
Projenin sürdürülebilirlik yaklaşımı, yalnızca yapı performansı ve enerji verimliliği üzerinden değil, aynı zamanda doğal çevreyle kurulan bütüncül bir ilişki üzerinden tanımlanır. Alanın mevcut ekolojik karakteri korunarak, uzun vadede çevresel dengeyi destekleyen bir mimari dil, kurgu, sistem geliştirilir.
Yeşil Meydanlardan Mikro Peyzajlara
Parçalı ana kütleler arasındaki boşluklar, meydan kimliği taşıyan yeşil alanlardır. Böylece kentli yalnızca bir geçiş alanı değil, aynı zamanda kentle bütünleşik bir dinlenme, buluşma ve etkileşim mekânı bulur. Bu alanlar, küçük ölçekli etkinliklere, anlık karşılaşmalara ve gündelik sosyalleşmeye olanak tanırken; çevresindeki ağaçlarla gölgelenmiş, geçirgen zeminlerle yumuşatılmış bir mikro peyzajla biçimlenir.
Peyzaj yaklaşımı, kentsel ve proje alanı ölçeğinde iki düzeyde ele alınır. Kentsel ölçekte, mevcut doğal değerlerin sürekliliği ve parçalanmış yeşil dokuyu yeniden bütünleştirmek temel yaklaşımdır. Mevcut açık ve yeşil alanlar ile Kurbağalıdere çevresinde yeşil altyapıya dahil olma potansiyeli taşıyan alanlarla birlikte ele alınarak, kent ölçeğinde kesintisiz bir yeşil omurga oluşturulur. Kurbağalıdere boyunca uzanan alanlar bu sistemin ana bileşeni olurken, kuzey-güney yönünde de yeşil sürekliliği sağlayacak bağlantılar tasarlanır. Alanın güneyinde hâlihazırda otopark olarak kullanılan alan, kamusal bir yeşil alan olarak yeniden işlevlendirilir. Böylelikle, Kurbağalıdere koridoru ile daha güçlü bir ilişki kurar ve Kadıköy Evlendirme Dairesi de yeşil sistemin aktif bir parçası haline gelir. Mevcut ağaç varlığının korunması peyzaj tasarımının öncelikli stratejisidir.