Fener Taş Evler

"Haliç Sanat", kente kazandırılan kültür yapılarıyla kentsel çekim noktaları yaratan ve yeni bir palimpsest katmanı ekleyen mimaridir.

Fener Taş Evler

Ödüllü Proje

İstanbul’un çok kimlikli yapısı içerisinde ticaret hayatını elinde tutan büyük banker ve tüccarların liman bölgesi işletme binalarından geriye tekil olarak kalan 300 yıllık yapılar, tarihsel izleri önemseyen ve dokuyu koruyan bir restorasyonla hayat buldu. Yapıların sahip olduğu mekânsal potansiyelleri öncelikli kılan bir yaklaşımla ve yapı ögelerine dokunmak yerine varlığını benimseyerek yapılan bir mimari müdahale ile erişilebilir sergileme mekanlarına dönüştü.

İşveren

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İBB Miras

Yer

Fener, Balat, İstanbul

Alan

357 m²

Yıl

2020

Tür

İç Mekan, Kamu, Kültür

Durum

Tamamlanan

Tasarım

Emre Şavural, Fatih Yavuz, Pelin Yoncacı Arslan, Büşra Asaroğlu, Alperen Pehlivan, Talha Yazıcı

Proje Ekibi

Dilara Sezgin (yönlendirme ve grafik tasarım)

Mevcut yüzeylere dokunmak yerine onlara yaklaşan, hizaya getirmek yerine varlığını benimseyen, yeni eklemlenen yüzeyler ile arasında oluşan gerilimden beslenen bir mimari yaklaşım.

İstanbul Deniz Ticareti’nin 300 Yıllık İzleri

Haliç kıyısında yer alan Osmanlı mirası tarihi üç yapı, İBB Miras ekipleri tarafından restorasyon çalışmalara başlanmadan önce metruk halde ve kaderine terk edilmiş durumdaydı. Tarihte Fener Beylerinin depolama alanları olarak kullanıldığı bilinen 18. yüzyıl yapılarına erişim, yıllar içinde yapılan müdahaleler ile oldukça yetersiz kalmıştı. Yıllar içindeki katmanlaşmalar nedeniyle yol kotlarının yükselmesi ve yapılan trafik düzenlemelerinin bir sonucu olarak yapılar çukurda kalmışlardı.

Kültür Rotası içinde Fener Evleri

Fener Evleri geliştirilen senaryolar ve yapılan peyzaj müdahaleleri ile erişilebilir mekanlar haline dönüştü. Cibalikapı ve Fener arasında kalan üç yapının birlikte deneyimlenebileceği bir kültür rotası oluşturuldu.Böylelikle Fener Evleri’nin sadece gelinip geçilirken görülen değil, aynı zamanda içinde ve çevresinde vakit de geçirilen kentsel çekim noktaları olmaları için yapılara yeni mekânsal kullanımlar önerildi.

Dokuya Yaklaşmanın Farklı Yöntemleri

Varlığı ile öne çıkmayan ancak yeni bir palimpsest katmanı olarak eklemlendiğinde güncel bir mimari dil ile kendisini ortaya koyan bir tasarım müdahalesi yapıldı. Mevcut yüzeylere dokunmak yerine onlara yaklaşan, onları hizaya getirmek yerine varlıklarını benimseyen ve yeni eklemlenen yüzeyler ile arasında oluşan gerilimden beslenen bir mimari yaklaşım üzerine gidildi.