Küratörlerce hazırlığı ve malzeme toplanması 17 yıla yayılan serginin 9 ay süren sergi hazırlığı çalışmaları boyunca, içerik ile sergileme yöntemlerinin ilişkisi, yoğun biçimde sorgulandı ve teknik yöntemler arandı.
Sergi İçeriği
Ankara Cermodern’de, 13 Kasım 2019 – 26 Ocak 2020 tarihleri arasında açılan sergi, FREA’nın ilk sergi ve sergileme tasarımı deneyimi olarak ortaya çıktı. Sergilemeye konu olan fikir, ilk toplantıda aktarıldığı halinden başlayarak, sergi hazırlık süresi olan 9 ay içinde sürekli gelişti. Sergi, Kurtuluş Savaşı süresince ve Ankara’nın 13 Ekim 1923 tarihinde başkent olmasıyla ivmelenen modernleşme ve barınma pratiğini konu ediyordu. 1925 yılından başlayarak ortaya çıkan Yeni Şehir bölgesinin üç boyutlu olarak yapılarla ayağa kaldırılmasını ve animasyonlara konu olmasını, 1923-1933 arasında Eski Şehir’deki gelişmeler eşliğinde şehrin yeni ortaya çıkan kamusal açık alanlarını, yeni gereksinim duyduğu konut ve kamu yapılarını, anıt arayışlarını ve peyzajın gelişimini özgün görsel ve yazınsal malzeme ile irdeleyen bir araştırma sergisiydi.
Ortak Çalışmalar
Küratöryal çerçevenin sunduğu oldukça açık ve heyecan verici ölçüler içinde, mimari ekip olarak sorumluluk sınırları belirlenmişti. Başta grafik tasarım olmak üzere, üç boyutlu modelleme, sergi görsel malzemesinin basımı, film odalarının ve sergi mobilyasının üretimi benzeri uzmanlaşma gerektiren tüm ekipler ile birlikte hareket edildi. FREA olarak üstlenilen sergi ve sergileme tasarımı, küratörler, grafik tasarım ekibi, kent modelleme ve videoları üretim ekibi ile diğer ekiplerin, sıklıkla bir araya geldiği toplantılar süreci belirledi. Ekiplerin hemen tümünün katılımıyla bize sunulan Cer Modern Sergi Salonu’nun 1000 metrekarelik iki salonunda, ekran ve cihaz testi ile ölçek ve üretilen prototip masa ve bayraklara uyum konusunda iki kez deneme toplantıları yaptık. Sergileme mekânının ruhunu tasarım sürecine dahil edebilmek üzerine, sergi içeriği ile serginin tektonik verilerini birlikte düşünmek bu denemelerle olanaklı hale geldi.
Temelde ikiye ayrılmış olan ve merkezinden girilen galeri mekânlarındaki sergileme ünitelerinin farklı yönlerdeki yerleşimi, her iki galerinin aydınlık seviyelerinin birbirinden farklılaştırılması ile güçlendirildi ve ziyaretçilerin bu iki eş mekânı farklı deneyimlemesi amaçlandı.
İki Mekân, İki Seçenek
Ziyaretçilerin doğrusal bir geometriye sahip, iki boğumlu sergi salonuna dik bir şekilde ve tam merkezden yaklaşıyor olmaları, tasarım sürecinde kullanıcı davranışı ve yöneliminin belirleyici olmasını getirdi. Dolayısıyla temelde ikiye ayrılmış olan galeri mekânlarındaki sergileme ünitelerinin farklı yönlerdeki yerleşimi, her iki galerinin aydınlık seviyelerinin birbirinden farklılaştırılması ile güçlendirildi ve ziyaretçilerin bu iki eş mekânı farklı deneyimlemesi amaçlandı. Duvara yansıtılan animasyon filmlerin yüzeylerde yaratacağı parlaklık ve hareketin de kullanıcının mekânı farklı algılamasına yardımcı olması hedeflendi. Öte yandan her iki galeride sık aralıklarla tekrar eden çatı makaslarının getirdiği düzen, farklılık yaratan iki galeriyi birbirine bağlayan bir flamalar aksı olarak düşünüldü.
Sürecin Belirlediği Yönleriyle Tasarım
Bir araştırma sergisi olmasının doğal sonucu olarak içeriğin yeni verilerle güncelleniyor ve evriliyor olması, baştan itibaren esneklik üzerinde yoğunlaşmayı gerektirdi. Bunun yanında “nadire kabineleri”, içerecekleri sayı ve boyutları netlik kazanmamış kitap, özel belge, tarihi nesne ve efemeranın varlığı nedeniyle gerek sayıca gerekse tasarım tipi olarak farklılaşan birimler olarak düşünüldü.
Sergileme üniteleri tam ve yarım metal modül olarak tasarlandı. Aslında aynı sistemin parçaları ama becerileri bambaşka.
Çok Seçenekli Sergi Modülleri
Sergide metal (kutu profil), ahşap (su kontrası) ve cam (temperli) olmak üzere 3 tip malzeme, ancak toplamda 8 farklı sergileme ünitesi kullanıldı. Karmaşık gibi görünen bu farklılık, esasında çok basit bir mantıktan ortaya çıktı: Metal ayaklar tam ve yarım olmak üzere 2, birleştirici ve taşıyıcı çerçeveler ise 3 farklı modül olarak tasarlandı. Ziyaretçilerin sergi içeriğini rahatça görüp okuyabilmelerini sağlayacak açıda ve büyüklükte ele alınan ahşap sergileme ünitesi ise tam ve yarım olmak üzere 2 farklı modül olarak tasarlandı. Modüllerin bir araya gelişlerindeki birleşim detayları ile ahşap modüllerin ters veya düz kullanılabilme potansiyeli değerlendirildi. Cam modül ise ters kullanılan yarım ahşap modülün üzerine yerleştirilerek efemeraların sergileneceğini hacmi tanımlamış oldu. Esneklik ve çeşitlilik böylece elde edildi.
Kutlamanın Temsili Flamalar
Sergi kapsama tarihi sınırını Cumhuriyetin 10. yılı olan 1933 ile çizdiği için, sergileme ünitelerinin üzerinde ona eşlik edecek biçimde yukarı asılan flamalar, adeta 10. Yıl Kutlamalarının, hatta öngörülen 100. Yıl Kutlamalarının da tamamlayıcısı birer öğesi gibi düşlendi. Flamalar hafif ve geçirgen yapıları ile sergilemenin katmanlı bir grafik tamamlayıcısı olarak yer buldular.
Taşınabilir, İstiflenebilir Üniteler
Sergileme ünitelerinin sökülüp takılabilmeleri olabildiğince basit ve anlaşılabilir kılındı. Böylece serginin gerekirse başka şehirlerde, başka mekânlara taşınıp uyarlanabilmesi amaçlandı. Sergi elemanlarının sökülüp taşınabilmesi ve her yeni mekânda yeniden kurulması, gereğinde birim eklenip çıkarılabilmesi, kullanılmadığında çok yer kaplamadan depolanabilmesi önemli bir tasarım ilkesi oldu. Tüm kurulumun kısıtlı bir zamanda yapılması gerekliliği dikkate alındı, muhtemel montaj problemleri ortadan kaldırıldı. Sergi öncesi üretilen prototipler üzerinden tasarımın yalınlaştırılması hedeflendi. Sergi bütününde, nitelikli ve dinamik ziyaretçi alanı ortaya çıkardı: İçeriğin sürekli gelişip tasarıma, bazen de tasarımın içeriğe katkı sunduğu keyifli ve öğretici bir süreç yaşandı.